Перевод: с арабского на турецкий

с турецкого на арабский

kötü duruma getirmek

См. также в других словарях:

  • bozmak — i, ar 1) Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor. 2) Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir. A. Ş.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • beter etmek — daha kötü duruma getirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • berbat etmek (veya eylemek) — 1) kötü duruma getirmek Bu işi nasıl berbat ettinse gel yine öyle kendin temizle. H. R. Gürpınar 2) bozmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çevirmek — i 1) Bir şeyin yönünü değiştirmek Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi. Y. Z. Ortaç 2) Öteki yüzünü görünür duruma getirmek Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu. Ö. Seyfettin 3) Döndürerek hareket ettirmek Resimleri… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • doldurmak — i 1) Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek Fazla eşyasını acele acele valize doldurdu. R. H. Karay 2) Araç deposunu akaryakıtla tamamen dolu duruma getirmek 3) nsz Ateşli silahların içine mermi sürmek İki tabanca getirdiler, takır takır… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sürüklemek — i 1) Bir şeyi yerden kaldırmadan iterek veya çekerek götürmek Prenses koluma girdi, sürüklercesine büfeye götürdü. A. Gündüz 2) Akarsu alıp götürmek Sakarya nehri kırılmış söğüt dallarını, saman çöplerini sürüklüyordu. A. İlhan 3) mec. İstekli… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • benzetmek — i, e 1) Benzer duruma getirmek İki şeyi birbirine benzetmek. 2) Bir şeyde başka şeye benzeyen yönler bulmak Onu ceylana benzetiyorum. R. H. Karay 3) i, mec. Kötü bir duruma getirmek, bozmak Çocuk, oyuncağını benzetti. 4) i, mec. Dövmek Ali yi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hazırlamak — i 1) Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek Bir çeyrek saat içinde bavullarımızı bile hazırlayamazdık. Y. K. Karaosmanoğlu 2) nsz Bir şeyi ortaya koymak, gerçekleştirmek Sözlük hazırlamak. 3) Önceden düzenlemek 4) Önlem almak,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karartmak — i 1) Rengini karaya çevirmek, esmerleştirmek, siyahlaştırmak Güneş tenini karartmış. 2) Karanlık duruma getirmek Perdeler odayı kararttı. 3) Işığı kısmak veya örtmek 4) mec. Kötü bir duruma getirmek Seyahat onu yormuş ve karartmıştı. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çarpıtmak — i 1) Çarpık duruma getirmek Sağ gözünü şakağa doğru gerip çarpıtarak korkunç bir şekle sokmuştur. R. N. Güntekin 2) mec. Yanlışa ve kötü duruma götürmek Örnek tutarlı olmazsa kimseyi düzeltemez / Tutarlı olmayan örnek herkesi çarpıtır. T.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pisletmek — i 1) Pis duruma getirmek, kirletmek Ortalığı pisletmekten başka bir işe yaramayan kediler... R. N. Güntekin 2) mec. Kötü bir duruma sokmak Dikkat et, bu işi de pisletme …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»